4 Ocak 2015 Pazar

bize

Maksadım muhabbet değil öncelikle
varlığıma huzur, yokluğumun kanıtına,
bakışıyla güldürüp, bakışıyla kanatana;
aynı buluttan ıslanan bize, ikimize.
Ne yapacağım ben bu halde?
Ormana koşuyor oluşunun filizleri,
Sibirya'da güneş gibi bu, Pan oturmuş ağaç dalına
türkülerin yasak olduğu zamanlardan bahsediyorum
gönlüme girdiğin zamanlardan.
Tarifsiz anlarımızın solucan deliklerinden,
karanlığımın ortasına gelişinden bahsediyorum.
Sen diye tutturmalarımdan ve yine sen diye yakarışlarımdan.
Kulağınla omzun arası çünkü cennet kapısı.
Maksadım muhabbet değil öncelikle,
varlığıma huzur, yokluğumun kanıtına.
Müthiş bir ezgi kulaklarımda; basit başkasına göre,
bir diğerine gülünç kimine haset kimine ütopya.
Müthiş bir ezgi kulaklarımda; ritmik, ta-pam ta-pam ta-pam
daha güzel geliyor sen sarıldığında.
Ve kimsesiz bir çocuğun sevinci bu, bir yabancıyla tanıştığında.

Bilinen tüm sevgi sözcükleri yetersiz, 
sözlükler, diller yetersiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder